24 Mart 2009 Salı

BAĞLANMAYACAKSIN

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak."O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

CAN YÜCEL


Şair Can Yücel ne güzelde anlatmış her şeyi birkaç kısa satırla öle uzun uzadıya yazmadan, bütün bir hayatı... Son zamanlarda keşfedip vurulduğum bir şiir.

Bağlanmayacaksın :) Nasılda bağlanıyoruz hayatımızdaki her şeye, herkese öle bir tutkuyla öle bir gözü körlükle… Ne oluyor bize de onsuz yapamam gibi beylik laflar ediyoruz her zaman. Yapıyoruz işte bağlandığımız her şey elimizden kayıp gittikten sonra sadece bir müddet sonra yapıyoruz. Sonra kendimize gelip tekrar bir hayata başlıyoruz. Gidenlerin yerini muhakkak yenileri alıyor. Bu seferde yenileri için aynı beylik laflar ediyoruz. İşte hayatımız bu döngüde dönüyor. İşte bu şiirde diyor ki dönme bırak bunları bağlanma bu hayata böyle beylik laflar söyleme boş yere... Hayatta bağlandığın şeyler gerçekten senin olsun hiç bırakıp gitmesin… Keşkeeee! Ama maalesef bu hayatta gerçekten hiçbir şey senin, benim veya bizim değil. O yüzden bağlanıp korkuyla yaşayacağımıza hayatı akışına bırakıp tadıyla yaşayalım… Korkmayalım bırakılmaktan, korkmayalım bırakmaktan böyle işte bu iş hayat böyle... Bağlanmayacaksın:)

17 Mart 2009 Salı

Ben, Biz Özgür müyüz?




* “Özgürlük istenilen şeyi yapabilme serbestliğidir.“ - JOHN LOCKE

* “Bir kimsenin düşüncesini açıklayamaması köleliktir. “ - EURİPİDES

* “Özgür doğan insan her yerde zincire vurulmuştur. “ - JEAN JACQUES ROUSSAEU




Ben özgürlüğümü istiyorum demekle geçen çocukluk ve gençlik yıllarından sonra özgürlüğü, bir daha düşünüyorum... Bizler gerçekten özgür müyüz?

Yıllar geçtikçe, büyüyüp olgunlaşma evrelerine girdikçe anlıyorum, özgürlük diye bir şeyin olmadığını.. Anlıyorsunuz değil mi? Özgürlük yok. O bizim kendimizi paralarcasına bağırıp çağırdığımız ben özgürüm kavramı yok.

Özgürlüklerin kısıtlanarak yaşatıldığı bu hayatta kim ne kadar özgür? Toplumun verdiği gereksinimlerle yaşatılan hayatta kim ne kadar özgür? Yapacağımız eylemlerde aile eş dost iş vb. gibi şeyler düşünülerek kısıtlanan eylemlerimizle kim ne kadar özgür?

Bizler kendi iç dünyamızda özgürüz düşüncelerimizde, hayallerimizde, masallarımızda...

Bizler teorik olarak özgürüz. Evet, özgürüz çünkü düşünüyoruz, irademiz var, bizleri birbirimizden ayıracak özelliklerimiz var. Ama hepsi bu kadar değil mi? Kendi kararlarımızı kendimiz veriyoruz ama içinde hep birileri ya da bir şeyleri düşünerek... Düşünüyoruz, zorunlu bir bilinçaltıyla veya bir gereksinimle. EVET DÜŞÜNÜYORUZ! Bir karar verirken olayın içindeki şahısları ve durumları düşünerek davranıyoruz.

Asıl önemli olan konu özgür değiliz, çünkü hayatımızda hep hesap vermemiz gereken ve sorumlu olduğumuz kişiler var. Her şeyi dilediğimiz gibi yaşayamadıktan sonra düşüncelerimizi aklımızdan geçtiği gibi değiştirmeden, söyleyemedikten sonra biz özgür müyüz gerçekten?

BİR DÜŞÜNELİM?

Hep bir sorumluluğun altında geçen hayatlarımız varken kimse istediği gibi davranamazken özgürlük hayatımızın neresinde oluyor.

BİR DÜŞÜNELİM?

Özgürlük felsefesine bakarsak, evet özgürüz ama hayatın içinde yol almaya çalışan bireyler olarak bakarsak, hayır değiliz. Dilimize bu kadar doladığımız hemen hemen her konuşmamızda dile getirdiğimiz BEN ÖZGÜRÜM cümlesi sizce söylendiği kadar gerçek mi?

DÜNYAYA SEÇMEDEN SEÇİLMEDEN GELEN BİZLER GERÇEKTEN ÖZGÜRMÜYÜZ???

KAYNAKLAR:
(*) www.canaktan.org/canaktan_personal/canaktan-arastirmalari/ozlu-sozler/aktan-ozgurluk.pdf

3 Mart 2009 Salı

Hayata Dair..



Deprem:
"Boğazlarda kopacak bir zelzele dünyayı sallayabilir."- A. N. Asya.




Hayatımızın içinde yaşamımızı değiştiren ne kadarda zelzeleler yaşıyoruz.Hayata bakış açılarımızın sürekli değiştiği dönemlerde can alıcı fay hatlarımız tek tek sallanırken yaşamanın zorunlulukları nasılda yoruyor insanları..Yaşamı ağırlaştıran bizler miyiz? Yaşadıklarımızı yaşayacaklarımızı kontrol edemeyip yüklerin altında ezilmeyi yaratan, hayatımızı farklı ve olumsuz yönlere sürükleyen bizler miyiz? Acabalarla dolu hayatı kuran oluşturan bizler miyiz? Hayatımız hakkında soracak sorularımız herhalde bitmez..


Bizler hayatımızdaki insanlarla beraber yaşam standartlarımızla yükümlü olduğumuz sorumluluklarımızla eğrisiyle doğrusuyla kendi kişiliğimizle bir hayat yaşıyoruz. Hayatımızdaki olumsuzlukları bazen kader dediğimiz şeyle sindirmeye çalışıyoruz bazense iyi giden şeyleri biz başardık diyip mutluluğu sindiriyoruz.. kötü =kader iyi=bizim başarımız :) İyisiyle kötüsüyle yaşadıklarımızı sindirmektir yaşam dediğimiz şey.. Ama her geçen gün hayatımız zorlaştıkça sindirmeye çalıştıklarımızda bize ağır gelmeye başlıyor. Baktığımız zaman hayatın her evresinde zorluklarımız var. Aile, arkadaş, okul, iş, aşk vb. İşte bizi biz yapan bu zorluklar karşısında güçlenmek ben kimim ve kim olacağımla başladığımız hayatta oturttuğumuz kişiliğimizle bir kariyer belirlemek bazen bize uyan bazen şartlara uyan. Böyle büyüyoruz işte..


Ve büyürken de yaşadığımız zelzeleler bizim hayat birikimlerimiz oluyor. Ne kadar şey öğreniyoruz hayatımıza hayata dair. Yaşadıklarımız aslında ne kadar anlamlı neler yaşıyoruz neler oluyor. Bir seçimden neler öğreniyoruz. O seçimleri yaptıktan sonra yaşadıklarımızı bir birikim olarak görüyor muyuz? Öğrenmenin yaşı yokmuş gerçekten yaşadıkça görüyoruz ama hep biliyormuş gibi ilerliyoruz.. Can yanmalarımızla anlıyoruz yanıldığımızı doğru düşündüğümüzün yanlış olduğunu.. Bazense bilerek yaşıyoruz acıyı.. İnsanoğlu acıyı da seviyor mutluluk kadar..


Bir deprem, dünyayı, ülkeleri, şehirleri sallarken bizler dünyanın farklı uçlarında her gün yaşamın içinde binlerce zelzeleler yaşıyoruz.


zelzele = ' isim, coğrafya Arapça zelzele ' (*)

Bu yazıda adı geçen web sitesi:

(*) http://www.tdk.gov.tr